Şair Sennur SEZER Evrensel Gazetesi’nden Sendikamız Genel Sekreteri Seyit Aslan’a yazdığı Mektup
Nerelerdesin, nasılsın? Genel sekreter olarak görev aldığın sendika, Gıda-İş, Türkiye’nin önemli iş dallarını kapsıyor: Çaydan pilice, ekmekten tütüne… Kim bilir soframıza konan kaç emek nimetinin üretim yerine sendika giremedi? Fırın işçilerinin çalışma koşulları için Gorki’nin yazdıkları okunabilir, ama bizde onların öyküsü yazılmadı galiba. Oysa sabah sokakları saran ekmek kokusunun mayalanışındaki uykusuzluk payı yazılmalı. Fırın işçilerinin bayramlarda çalışmadığını, bir gelenek olarak Karamürsel’de görmüştüm.
Piliç işçilerinin öyküleri de, süt sektörünün işçilerinin de öyküleri eksik. Bu durum işçilerin arasından eskisi kadar yazar çıkmadığını da gösteriyor. İşçi öyküsü yarışmalarından birinde bir konserve balık işçisinin öyküsünü okumuştuk. Bence tavuk işçileri de benzer biçimde çalışıyorlar. Korkarım canları tavuk yemeyi hiç çekmiyordur. Bütün gün ağzın burnun maskeli, önünden geçen, çevrende dönen yüzlerce tavuğun tüylerini yol. Yıka, parçala. İnsanın canı tavuk görmek istemez. Bu hazır tavuklar piyasayı sarmadan önce evlerde tavukları ayıklamanın, parçalamanın ne eza olduğunu iyi bilirim. Hemen hayvan daha sıcakken kuru yolma da, sıcak suyla yolma da zor iştir. Üstelik bir sürü şeyden de tiksindirir insanı.
Sevgili Seyit Arkadaş, geçen gün TBMM’deki basın toplantısında Vekilimiz Levent Tüzel yasa teklifini açıklarken oradaydın, yalnız sen değil başka iş kolları sendikacıları da. Yasada yer alan önerilerde emeğiniz vardı mutlak, yasa teklifi görülünce bu anlaşılıyor. Yasa TBMM’den geçerse ve uygulanırsa:
Taşeronlaşma, esnek, sözleşmeli ve geçici çalışma kaldırılacak, güvenceli ve insanca çalışma koşulları sağlanacak
Geçici ve mevsimlik işçilerin sigorta primleri işsizlik fonundan karşılanacak.
OSB’lerde ve 200 çalışanın olduğu her işyerinde kreş açılacak, ücretli doğum ve emzirme izni süreleri artırılacak. (12 Eylül 1980’e göre bu sınırlar işçi aleyhine.)
Yargı kararlarına rağmen ödenmeyen işçi alacakları devlet güvencesine alınsın.
18 yaşın altındaki çalışma yasaklanacak. (Yeni çıkan iş yasaları bu maddeyi uygulanamaz eder.)
Artan oranlı vergi dilimlerinin yerine sabit oranlı gelir vergisi uygulanacak.
Herkese prime bağlı kalmaksızın emeklilik hakkı sağlanacak.
İşsiz herkese işsizlik ücreti verilecek.
Çalışma süreleri azaltılacak.
Ve en önemlisi, “İşçi sağlığı kurallarını yerine getirmeyen işverene hürriyeti kısıtlayıcı, caydırıcı cezalar verilecek”.
Yasa genel kuruldan geçerse siz sendika yöneticileri uygulamadan sorumlu olacaksınız. Bir tür denetlemeci olacaksınız, sorumluluğunuz artacak. Biliyorum, hele “yasa çıksın da” diyorsunuz. Sorumluluğu omuzlamak sizin eski işiniz.
Basın toplantısında tazminat ve ücretleri verilmeden işten atılan 1200 Şeker Piliç işçisini dile getirmişsin. Bu aşağı yukarı beş bin kişinin geleceği demek. 1200 ev çaresiz.
Hakkari’de 22 fırında direnen yaklaşık 170 işçi daha yazdan konuşmuştu:
“Bizler Hakkari’deki ekmek fabrikalarında çift vardiya olarak çalışan işçileriz. Hakkari’de yaklaşık 161 arkadaşımız bulunmaktadır. Ay boyunca hiçbir iznimiz bulunmadığı gibi çift vardiya çalışmamıza rağmen fırın sahipleri tarafından bize fazla mesai de ödenmiyor. Birçok arkadaşımızın sigortası bile bulunmamaktadır. Gün boyu çalıştığımız için sosyal bir hayatımız olmamaktadır. Bazen hastalarımız oluyor, bir saatliğine dahi izin alamıyoruz.”
Onların greviyle herhalde ekmeğini evde yapamayanlar zorda kaldı.
Kısacası işin zor, bu satırları okurken kimbilir neredesin? Hangi gıda işçisi grubuyla sohbettesin. Diyeceğim yok kardeşim, güleç arkadaşım. Kolay gelsin.
http://www.evrensel.net/haber/78801/bir-sendikaciya-seyit-aslana-mektup.html#.UwXq987m42w