Dünyamızı yaşanamaz hale getiren kapitalist saldırganlık ve barbarlık karşısında, dünyanın pek çok yerinde başta gençler olmak üzere işçi, emekçi halk kitleleri doğanın tahrip edilmesine ve iklim değişikliğine karşı seslerini yükseltiyorlar. Doğadaki canlı-cansız her şeye kar olarak bakan kapitalist sistem, uluslararası tekeller ve işbirlikçileri daha çok kar için emeği sömürdükleri gibi doğayı talan edip, dünyayı da nefes alınmaz ve yaşanamaz hale getiriyorlar.
Enerji ve sanayide üretiminde kömür, petrol gibi fosil yakıtların kullanımı, motorlu taşıtlardaki gaz salınımı, petrol ve benzeri ürünlerinin kullanımındaki artış, orman yangınları ve toprağın sınırsız ve sorumsuzca işlenmesi sonucunda dünyayı her gün artan sera gazı emisyonu ile karşı karşıya bırakıyorlar. Sürekli artan sera gazı nedeniyle dünyada ortalama sıcaklık yükselirken oluşan küresel ısınmanın kaçınılmaz sonucu iklim değişikliği yaşanıyor.
Yaşanan iklim değişikliği sonucunda, fırtınalar, seller, kuraklık gibi afetler kaçınılmaz olarak yaşanıyor. İşçiler, emekçiler, geçler, kadınlar, yoksul halk, doğada canlı-cansız ne varsa, doğal kaynaklarımız, tarım alanlarımız en çokta su kaynaklarımız yaşanan bu afetler sonucunda zarar görüyor, tahrip oluyor, insanlar yaşamlarını kaybediyor, canlılar telef oluyor.
Yaşanan bu afetler sonucunda dünyanın pek çok yerinde kapitalistler ve işbirlikçi hükümetler timsah gözyaşları dökerek, iklim sorununa dair açıklamalar yapsalar da biz biliyoruz ki; bozulan doğal denge, yaşanan iklim değişikliği sonucu oluşan iklim krizi onların eseridir. Doğayı her türlü tahrip eden, Nükleer enerji santralleri kuran, fosil yakıtların kullanımını artıran, toprağı kar için kurutan, ormanları yok eden, emeği de doğayı da sömüren kapitalistlerden ikilim krizini önlemelerini beklemek ölü gözünden yaş beklemek olacaktır.
Kapitalist düzende sömürü bitmediği gibi talan ve tahribat da bitmez. Çünkü sermayenin doğasında sömürü, talan ve tahribat vardır. Büyüyen şirketleri, artan servetleri, işçilerin canı, kanı ve doğanın tahribatına bağlıdır. Her şey daha fazla kar içindir.
Yapılan üretim insanların ihtiyaçlarına göre ve doğanın korunmasına değil, daha fazla kar için yapılmaktadır. Kuraklık, don vurgunu, sağanak yağışlar ve seller sonucu halkın yaşamı zorlaşırken azalan tarımsal üretim nedeniyle de gıda fiyatları artıyor. İklim değişikliği sonucu bozulan doğal dengede, halkın sağlığı etkilenirken sağlık, ilaç ve hastane tekellerinin yeni kar alanı haline getiriliyor.
Kapitalistler ve işbirlikçi hükümetler, her alanda yarattıkları tahribatı ve iklim krizini, yarattıkları sorunları çözmek bir yana daha çok büyüteceklerdir. Yaşanan bu gelişmeler karşısında işçi ve emekçiler, baskı ve sömürüye karşı mücadele ederken, aynı zamanda doğanın tahribine karşı, iklim değişikliğine neden olan saldırılara karşı mücadele etmek zorundadır. Daha temiz bir çevre ve yaşanabilir bir dünya için mücadelemizi sürdüreceğiz ve tüm işçi ve emekçileri mücadele çağırıyoruz.
Seyit Aslan
Türkiye Gıda Sanayi İşçileri Sendikası Genel Başkanı