MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ
Bundan tam 250 gün önce, Koç Holdinge bağlı Divan Turizm İşletmeleri A.Ş.’ de çalışan 55 işçimiz, sendikamız Gıda İş’ e üye olduğu için işten atılmıştı. Üç gün boyunca fabrika yemekhanesini terk etmeyen işçilerimize her türlü baskı yapılmış, elektrikleri, suları kesilmiş, dışarıdan gelen yiyecekler içeri alınmamış ve nihayetinde polis baskısıyla üyelerimiz dışarı çıkmış ve direnişi fabrika önünde sürdürmeye başlamıştı. Tüm görüşme ve uzlaşma çağrılarımıza olumsuz yanıt veren işveren temsilcilerinin ve güvenlik güçlerinin baskısı dışarıda da hep sürdü. Ancak üyelerimiz baskılardan yılmak bir yana dursun direniş çadırlarını bugüne kadar korumuş bu onurlu direnişi tam 250 gün boyunca layıkıyla sürdürmüştür. Divan otelleri ve Divan pastaneleri önünde defalarca eylem yapan üyelerimiz, Taksim Divan oteli önünde ve CNR Expo fuarında iki kez saldırıya uğramıştır. İşçi temsilcilerimiz İstanbul milletvekili Levent Tüzel ile birlikte TBMM’ de basın toplantısı gerçekleştirmiş, siyasi parti temsilcileriyle görüşmüş ve haklılıklarını, mağduriyetlerini anlatmışlardır. ‘Davamız Divana Kalmayacak’ sloganı ile başladığımız bu onurlu direnişimiz, Divan direnişi, kamuoyuna mal olmuş ve Türkiye işçi sınıfı tarihindeki yerini şimdiden almıştır. 250 gün boyunca ‘işimizi geri istiyoruz’ diye haykıran, ‘Anayasal hakkımız olan Sendikalı çalışma hakkımızı istiyoruz’ diye haykıran işçilerimizin sesini cümle alem duymuştur ama işveren ve memleketi yönetenler duymazdan gelmiştir. Dört ay içerisinde sonuçlanması gereken işe iade davaları 8 ay geçmesine rağmen hala sonuçlanmamıştır. Çoluğu çocuğuyla 55 hane 250 gündür büyük sıkıntılar yaşamakta ama bu işin sorumluları bundan zerrece rahatsızlık duymamaktadır. Dünyanın sayılı zenginlerinden Koç ailesi anayasayı çiğneyerek ve bu kadar işçiyi ekmeğinden ederek tüm işçilere gözdağı vermek istemiştir. Elbette bunu yaparken antidemokratik sendikal yasalardan ve işçi sınıfımızın örgütsüzlüğünden cesaret almaktadır. Divan direnişi bu ülkedeki ne ilk ne de son direniştir. Sendikal örgütlenmelerin önündeki engeller kaldırılmadığı, işten atmalar yasaklanmadığı ve işverenlere ağır cezalar getirilmediği sürece daha çok direnişlerde bir araya geleceğiz. Açlık sınırında yaşamaya mahkum edilen işçilerimiz her yerde örgütlenmeyi başarmak ve mücadeleyi büyütmek zorundadır. Kölece bir çalışmaya, kölelik koşullarında yaşamaya karşı her yerde, yaşamın her alanında direnmeye mecburuz. İşçi sınıfımızın insanca çalışabilmesi ve insanca yaşayabilmesi için direnmekten başka çaresi yoktur. Sendikaların çatısı altında örgütlenmekten ve mücadele etmekten başka çaresi yoktur. Divan işçilerinin yaptığı da budur. İşçilerimizle birlikte bugün fabrika önündeki bekleyişimizi sonlandırma kararı aldık. Elbette ki mücadelemizi her alanda sürdüreceğiz. Eylemlerimizde devam edecek, hukuki mücadelemiz de. İşçilerimiz bu direniş süresince öğrendiklerini, yaşadıklarını gittikleri işyerlerine taşıyacaklar. Yine örgütlenecek yine mücadele edecekler. Yine bu süre içinde gördük ki emekçinin emekçiden başka dostu yok. Sınıf dayanışması bu mücadelenin olmazsa olmazıydı ve 250 gün sürdürmemiz bu dayanışma olmadan mümkün değildi. Direnişimiz boyunca maddi ve manevi olarak bizlere destek olan başta konfederasyonumuz ve sendikalar olmak üzere tüm kişi, kurum, siyasi parti, dernek, basın kuruluşu, STÖ, kısaca tüm emek dostlarına gösterdikleri dayanışmadan dolayı teşekkür ediyor ve söz veriyoruz; mücadelemizi sürdüreceğiz. Ve tüm işçiler için yine söylüyoruz; ‘Davamız Divana Kalmayacak.’ YAŞASIN İŞ, EKMEK, ÖZGÜRLÜK MÜCADELEMİZ.TÜRKİYE GIDA SANAYİİ İŞÇİLERİ SENDİKASI GENEL MERKEZİ
]]>