Geniş tanımlı işsizlik % 16, işsiz sayısı 4 milyon 876 bin olarak gerçekleşti
İlave işsizlerin ilave işgücüne oranı % 25 olarak gerçekleşti
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR), TÜİK tarafından açıklanan Hanehalkı İşgücü Anketi 2013 yılı sonuçlarını değerlendirdi:
1) Son aylarda Türkiye ekonomisinin istihdam yaratma kapasitesindeki azalma yıllık verilere tam anlamıyla yansımadı. 2012-2013 yılları karşılaştırıldığında işsizlik oranı % 0,5 puan artış kaydederek %9,7 düzeyine ulaştı. İstihdam edilenlerin sayısı son 1 yılda 703 bin kişi gerçekleşti. Hatırlanacağı üzere Kasım 2013 için bu rakam bir önceki yılın aynı dönemine göre sadece 152 bin kişi artış göstermişti. Dolayısıyla yıllık veriler son dönemde yaşanan olumsuz tabloyu açıklamaktan uzak kaldı.
2) İşgücüne katılanların sayısı son 1 yıl içinde 932 bin kişi artarken, işsiz sayısı 229 bin arttı. İlave işsizlerin ilave işgücüne oranı % 25 oldu. İşinden memnun olmadığı için iş arayanların ve 1 saat olsa bile istihdamda sayılan çaresizlerin (yetersiz ve eksik istihdam edilenlerin) sayısı ise 184 bin kişilik artış kaydetti.
3) 2013 yılında umudu olmadığı için ya da diğer nedenlerle son 3 aydır iş arama kanallarını kullanmayan ve işe başlamaya hazır olduğu halde bu nedenle işsiz sayılmayanlar (umutsuzlar) da dahil edildiğinde işsizlik oranı % 9,7 değil, %16, işsiz sayısı da 2 milyon 747 bin değil, 4 milyon 876 bin kişi olarak gerçekleşti.
4) Çaresizler, umutsuzlar ve resmi işsizlerin toplam sayısı 5 milyon 903 bindir. Geniş istihdam içindeki payı ise % 19,4’dür.
5) Kadınlar için geniş tanımlı işsizlik oranı %23’tür.
6) Gençler için işsizlik oranı % 28’dir. Eksik ve yetersiz istihdam edilenlerle bu oran % 31’e yükselmektedir.
7) Türkiye’de Çalışan yaklaşık her dört kişiden biri haftalık 60 saatin üzerinde çalışmaktadır. AB ülkeleri için haftalık fiili çalışma süresi ortalama 41,8 saattir. Buna göre Türkiye’de her dört çalışandan biri AB ülkelerindeki ortalama bir işçiden en az 18 saat daha fazla çalışmaktadır.
Türkiye yolsuzluk gerçeği ile yüzleşirken ekonominin istihdam yaratma kapasitesi hızla daralmakta, işsizlik oranları artmaktadır. Bu durumu dönemsel verilerde net olarak görülmektedir. Türkiye’yi düşük kur yüksek faiz politikaları ile yönetmeye çalışan AKP hükümeti bir kez daha güvendiği faize dayalı sıcak para sisteminin duvarlarına çarpmıştır.
Türkiye’de uygulanan ve küresel rekabet ideolojisi ekseninde şekillenen ekonomi ve istihdam politikaları ile çalışma hayatı bir yandan işçiler ve emekçiler için giderek ağırlaşmakta diğer yandan ise işsizliğin görünen ve görünmeyen boyutlarının istihdam içindeki ağırlığı artmaktadır. Eksik ve yetersiz istihdam edilenlerin sayısındaki artış bunun tipik bir örneğidir.
Türkiye haftalık çalışma sürelerinin emsallerine göre çok daha yüksek olduğu bir ülkedir. Avrupa Birliği ülkeleri ile kıyaslandığında haftalık çalışma sürelerindeki fark 12 saati bulmaktadır. Buna göre Türkiye’de 5 kişinin yapacağı işi 4 kişi yapmaktadır. Bir yandan işgücüne katılım oranlarını yükseltirken, öte yandan işsizlik verileri ile mücadele etmenin yegâne yolu, gelir kaybına yol açmaksızın haftalık çalışma sürelerini azaltmaktan geçmektedir. Buna karşın hükümet ve sermaye çevreleri işsizlik verilerindeki artışı, istihdam yapısının niteliğini bozarak, yani yoğun çalışma koşulları altında, daha esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerini yaygınlaştırarak durdurmanın reçetelerini topluma sunmaktadır. Hükümet işveren çevrelerinin taleplerini Ulusal İstihdam Strateji Belgesi ile programlaştırmıştır. Ucuz işgücü için, taşeron çalışmayı yaygınlaştırmayı, kıdem tazminatını fona devrederek ortadan kaldırmayı, kölelik bürolarını hayata geçirmeyi hedefleyen bu belge hükümetin gündemindedir. İşsizlikle mücadeleyi, çalışma koşullarını kötüleştirerek, ücretleri düşürerek çözmeye çalışan bu anlayışa karşı durulmalıdır. Bu strateji işsizliğin “ne iş olsa yaparım” başlığı altında gizlenmesi stratejisidir. Kıdem tazminatının kaldırılması amacıyla gündeme gelen öneriler Direnİşçi eylemleri ile geri çekilmiş olsa da, taşeronlaşmayı, esnek çalışmayı yaygınlaştırmayı amaçlayan düzenlemeler seçim sonrasının ilk gündemleridir.
İşsizlikle gerçek mücadele için;
- Haftalık çalışma süresi gelir kaybı yaşanmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.
- Herkese en az 1 ay ücretli izin hakkı tanınmalıdır.
- Herkes için iş güvencesi ayrımsız bir biçimde uygulanmalıdır.
- Sendikal hak ve özgürlükler güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır
- Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalıdır
- Kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.
- Taşeronlaşma ve kayıt dışı istihdam engellenmelidir
- Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır. Kadın erkek ayrımı yapmaksızın 50 çalışanın üstündeki her iş yerinde kreş açılmalı, devlet kreşlerinin çocuklar için yaş sınırı olmadan, ücretsiz ve 7/24 açık olmalı, yaşlı ve hastalar için, yine ücretsiz, 7/24 açık, çalışanlarının yarısı erkek olan bakım evleri açılmalıdır.