15 Şubat’ ta bir araya gelen fabrika temsilcilerimiz Çaykurda yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi ve önemli kararlar aldı. Temsilciler kurulunda açılış konuşmasını yapan sendikamız Genel Sekreteri Seyit Aslan, Bakanlar kurulunu Metal işçilerinin grevini ertelemem adı altında yasaklamıştır. İşçi sınıfının hak alma aracı olarak kullanmak istediği grev hakkının elinden alınması, TİS hakkının elinden alınması anlamına geleceğini, bu yasaklamanın ortadan kaldırılarak metal işçilerinin yeniden grev hakkını kullanacağı bir mücadelenin örgütlenmesi gerektiğini ifade ederek bakanlar kurulu yasak kararını geri almalıdır dedi.
ÇAYKUR sürecindeki gelişmelere dikkat çeken genel sekreterimiz sözlerini şöyle sürdürdü; Özgıda-İş Sendikası Şube Başkanı Tefik Hançeroğlu’nun Tekgıda-İş sendikasıyla üye sayıları üzerinden yaptığı polemikte, eğer Tekgıda-İş sendikasının üye sayısı 500 ün üzerindeyse ben etek giyeceğim, eğer altındaysa onlar etek giysin diyerek kadınları ötekileştiren ve aşağılayan bir tutum izlemiştir. Özgıda-İş sendikası şube başkanının bu cinsiyetçi anlayışının ve tutumunu kınıyoruz. Başta Rizeli kadınlar olmak üzere tüm Türkiyedeki kadınlardan özür dilemeye çağırıyorum.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çaykur Genel Müdürlüğü ve Özgıda-İş sendikasının ortak tutumuyla ÇAYKUR işçisinin bir kez daha açılığa mahkûm edildiğini, üç günde dünyada eşi benzeri olmayan bir hızla sözleşme imzalandığını ve içerğinin işçilere açıklanamadığını belirterek, yine sözde 3500 işçi alınacak vaatleriyle sürecin yatıştırılmaya çalışıldığını ifade eden aslan, ÇAYKUR’da gerçek ihtiyaçlar tespit edilerek işçi alınmalıdır.
Aslan’ nın basına yaptığı açıklamanın tamamı şöyle; Bilindiği gibi sendikamız Gıda İş, Çaykur işçilerinden gelen yoğun talep üzerine yaklaşık bir sene önce başladığı örgütlenme çalışmalarını kararlılıkla sürdürmeye devam etmektedir. Sendikamız bütün kararlarını işçilerle demokratik olarak tartışır, birlikte karar alır, mücadeleyi birlikte sürdürür. Çünkü işçinin iradesinin yansımadığı hiçbir karar, işçinin iradesine saygı göstermeyen hiçbir sendikal anlayışın başarılı olma şansı yoktur. İşçiden yana tutum almayanların yapacağı tek şey işverenlerin, isteğini kabul etmektir. Aksini yapanların bugün içine düştükleri durum da ortadadır, Çaykur işçisine bir kez daha ihanet etmişlerdir.
Çok karışık gibi görünen süreci tek cümle ile özetleyecek olursak; 40 yılı aşkın bir süre Çaykur’ da yetkili olan ve işçilerin sırtından kendine saltanat kuran ve artık kredisini tüketmiş olan işbirlikçi, bürokratik sendikal anlayış ile hukuk dışı ve baskı yoluyla yetkiyi ele geçiren ve hükümet yandaşlığı dışında aslında diğerinden pek farkı olmayan ikinci işbirlikçi sendikal arasındaki rekabet ve kayıkçı dövüşü işçilerimizi mağdur etmeye devam etmektedir.
2013 yılında aldığı grev kararını hayata geçir(e)meyen Tek Gıda İş sendikasının sözde grevi devam ederken bakanlıktan yetkiyi kapan Öz Gıda İş sendikası sekizinci ayda Toplu İş Sözleşmesini(TİS) imzalamıştır. İmzalanan sözleşme 2007-2008 Tek Gıda sözleşmesinin birebir aynısıdır. O da kendinden önceki gibi işçiye bir şey vermemiş, kurumdaki esnek çalışma, taşeronlaştırma gibi uygulamalara sessiz kalmıştır. Sütlüoğlu’ nu her fırsatta ayakta alkışlamıştır. Bırakın işçiye söz hakkı vermeyi, sesini çıkaranlara baskı ve tehditler savuran bir anlayışta ilerlemeye devam etmiştir.
Bugün gelinen nokta’da ise durum şudur. Öz Gıda’ nın 08.09.2014 de istediği çoğunluk tespitine bakanlık dört ay geciktirip 06.01.2015 de cevap vermiş, Tek Gıda bu tespite itiraz süresinin son günü, son anda itiraz etmiş, itiraza rağmen bakanlıktan yetkiyi alan Öz Gıda, bakanlığın yetkinin durdurulduğu yazıyı gönderdiği gün olan 19.01.2015 de Çaykur’ da sözleşme imzalamıştır. Görüldüğü gibi tarihler çok manidar, Çaykur işçisinin üzerinde oynanan oyun çok açıktır. Bakanlık, Çaykur Genel Müdürlüğü, Tek Gıda, Öz Gıda, hepsi bu oyunun içindedir. Burada olmayan tek bir şey vardır o da işçinin iradesi, işçinin talepleri, işçinin hakkı, emeğinin, alınteri’ nin karşılığı. Ve burada en kabul edilemez olan şu ki; sözleşme diye imzalandığı ilan edilen şeyin, her ne ise içeriğinin işçiden gizlenmesi, açıklanmamasıdır. Genel Müdürlük fabrikalara gönderdiği yazıda aidatları kesmeye başlayın, içeriği hakkında daha sonra bilgi verilecektir demektedir. Öz Gıda İş aidatları verin altıncı ayda göreceksiniz sözleşmeyi demektedir. Yetkinin durdurulduğunu söyleyen bakanlık sessizdir ve muhtemelen genel seçimlerin bitmesini bekleyecektir.
Ancak biz susmayacağız. Gıda İş Sendikası olarak hiçbir zaman bu oyunların içinde olmadık, işçinin iradesinden başka irade tanımadığımızı, işçilerimizin birliği ve mücadelesi ile bu sıkıntıların aşılabileceğini savunduk. Mahkeme kapılarında işçileri süründürmeye kimsenin hakkı olmadığını, referandum yapılması çağrısını hep yaptık. Bunun için imzalar topladık, 36 yıldan sonra Rize’ de pankartlarımızla, sloganlarımızla 1 Mayısta alanlara çıktık. Mevsimlik işçiler kadroya alınsın dedik. Özelleştirme ve taşeronlaştırmadan vazgeçilsin diye haykırdık. Üye sayımıza, yetkinin kimde olduğuna bakmaksızın Çaykur işçileri artık 2015 de iyi bir sözleşme yapabilsin diye anketler yaptık, Toplu İş Sözleşmesi taslağı hazırladık. 1855 işçinin hazırladığı bu taslak için ortak mücadele etmeye hazır olduğumuzu ilan ettik. Ancak işçilerimizin sadece aidatlarında, oylarında gözü olanlardan bir cevap alamadık.
Önümüzde bir genel seçim var. Çaykur işçisinin on yıllardır ertelenen sorunlarına, taleplerine kulak tıkayanlar yarın hangi yüzle Çaykur işçisinden oy isteyecekler. Seçimler milli iradeyse, seçimler demokrasi demek ise, Çaykur işçisinin demokrasi talebine, Çaykur işçisinin referandum talebine neden cevap verilmemektedir. Çaykur işçileri içinde 1855 işçi ile yapılan anketlere katılanların yüzde 60’ ı Öz Gıda-İş, yüzde 22’si Gıda-İş, yüzde 16’ sı Tek Gıda-İş üyesidir ve toplamın yüzde 98 referandum istemektedir. Kendi sendikasını kendi seçmek, kendi sözleşmesini kendi yapmak istemektedir. İşçinin söz hakkının olmadığı, haberinin dahi olmadığı bir TİS geçersizdir, hükümsüzdür. İşçinin görmediği ve onaylamadığı bir sözleşmeden aidat kesmeye kalkmak zorbalıktır, Çaykur işçisine hakarettir.
Çaykur işçisi bu oyunu bozacak. Sizi de imzaladığınız sözleşmeyi de içine sindirmemiş ve sindirmeyecektir. Referandum için, işçinin sözleşmesini yapmak için, birlik ve beraberlik için Çaykur işçisini sendikamıza, mücadele etmeye çağırıyoruz. Gelin işçi iradesinin her yönüyle demokratik biçimde işleyeceği bir sendikal anlayışta birleşelim.
Gücümüz, birliğimizdir.
Temsilciler kurulu toplantısında yapılan tartışmalarda şu kararlar alındı.
1-Özgıda-İş sendikasının imzaladığı ve açıklayamadığı toplu iş sözleşmesinin ÇAYKUR genel müdürlüğü açıklamıştır. Bu imzalanan toplu iş sözleşmesi, işçilerin iradesini yansıtmamaktadır. Ve işçiler nezdinde yok hükmündedir.
2-ÇAYKUR genel müdürlüğü işçilere yazdığı yazıyla dayanışma aidatları ödenmesi konusunda uyarıda bulunmuş, temsilciler kurulumuz hiçbir koşulda dayanışma aidatı ödememeyi karar altına almıştır.
3-ÇAYKUR fabrikaları yedi bölgeye bölünerek temsilciler kurulu oluşturulmuş ve tüm fabrikalarda ayrım yapmadan örgütlenme çalışmalarının hızlandırılması karar altına alınmıştır.
4-Temsilciler kurulumuz, Metal işçilerinin grevinin yasaklanması, tüm işçi sınıfının grevinin yasaklanması anlamını gelir. Grev hakkının kazanılması için mücadele etmek ve metal işçilerinin mücadelesiyle dayanışma içinde olduğunu belirtir.
5-ÇAYKUR bünyesinde özelleştirme ve taşeronlaştırmanın sinsice devam ettiğini, bu politikalara karşı mücadele etmenin sürekli olması gerektiğine vurgu yapar.
6-ÇAYKUR bünyesinde alınacak işçilerin hakkaniyetle ve seçim yatırımı olarak görülmeden, tüm sendikaların, kurumların ortak oluşturacakları bir komisyon eliyle ihtiyaç tespit edilerek, işçi alımlarının yapılması gerektiğine işaret eder.