Home / Slide / “Korona Salgınının Yarattığı Ağır ve Sağlıksız Çalışma Koşullarında KADIN İŞÇİLER İÇİN ÖZEL ÖNLEMLER ŞART!”

“Korona Salgınının Yarattığı Ağır ve Sağlıksız Çalışma Koşullarında KADIN İŞÇİLER İÇİN ÖZEL ÖNLEMLER ŞART!”

Bütün dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (COVİD-19) salgını ülkemizde de etkisini artırarak sürdürüyor. Tablo, salgının önümüzdeki haftalarda daha da ağırlaşarak devam edeceğini gösteriyor, uzmanlar, bilim insanları uyarıyor, sağlık alanında örgütlü emek ve meslek örgütleri hem sağlık çalışanlarının hem de halkın sağlığının korunması için hükümete acil çağrılar yapıyor.

İşyerlerinde, üretim alanlarında ise durum hiç iç açıcı değil. Patronlar salgını fırsata çevirerek işçileri işten atmak da dahil olmak üzere zorunlu ücretsiz izin dayatması, yıllık izne çıkarma gibi uygulamalarla hak gaspları konusunda adeta birbirleriyle yarışıyorlar.

Fabrikalardan gelen işçilerin sesine kulak verecek olursak;

İstanbul’da çoğunluğu kadın 150 işçinin çalıştığı kahve üretimi yapan fabrikada işçiler, mağazalarını kapatmasına rağmen fabrikanın üretimini artırarak çalışmaya devam ettiğini bildiriyorlar. İşçiler ücretli izin talep ediyor…
Yine İstanbul’da et üretimi yapan fabrikada çalışma saatlerinin kısaltılmasını bırakalım, ek mesailer ile saat 22.00 ye kadar mesai uygulanıyor. Aşırı çalışmanın getirdiği yorgunluk ve dinlenememe işçilerde coronavirüs salgınına davetiye çıkartıyor adeta.

Yine Türkiye’nin her yerine börek üretimi yapan fabrikada işçiler hiçbir hijyen ve koruma önlemleri alınmadığını aktarıyor. İşçiler ücretsiz izne çıkarılmaya başlandı, ancak ana talep işçilerin ücretli izin haklarını kullanması.
Tavuk üretimi ve beyaz et ürünleri işlemesi yapan fabrikalarda da durum aynı. Bant usulü çalışan bu fabrikalarda coronavirüs salgını dolayısıyla en basit uygulama olan sosyal mesafe uygulamasını bile yapamadan, üretimin dip dibe çalışma ile devam ettiğini bildiriyor işçiler.

Salgın dolayısıyla halkın evde kalması, salgın süresinin uzaması nedeniyle artan kaygılara yanıt oluşturamayan, bu kaygıları gideremeyen yönetime duyulan güvensizlikle insanlar ihtiyaçlarından fazla yiyecek içecek stoğu yapmaya yöneliyor. Bu yönelim, patronlar tarafından üretimin de işçilerin canı pahasına artırılması olarak değerlendiriliyor. İşçiler fazla mesailere bırakılıyorlar, ağır vardiyalarda aynı soyunma odalarını ve tuvaletleri kullanarak, aynı yemekhanelerde yemek yiyerek ve işyerinde salgının önlenmesi konusunda neredeyse hiçbir önlem alınmadan çalışmaya zorlanarak, kimi yerlerde personel servisi bile sağlanmadan, büyük risk taşıyan toplu taşıma araçlarını kullanmak zorunda bırakılarak çalıştırılıyor. İşçiler, üretimin sınırlandırılarak ücretli izin verilmesini talep ediyorlar.

Kadın işçiler; işyerlerinde yoğun çalışmanın ardından evde de ağırlaşan iş yükünün ceremesini çekiyorlar! Kadınlar bir yandan evdeki hijyeni sağlamaya çalışırken, aynı zamanda evdekilerin bakım işini de yüklenmek zorunda kalıyorlar. Hem işyerinde hem de evdeki aşırı yorulma kadınlarda fiziksel rahatsızlıkları artırırken, direnci düşürür, bağışıklığı azaltırken ruhsal olarak da depresyona kapı aralıyor. Cinsiyetçi işbölümünün yarattığı eşitsizliğinin en görünür olduğu ülkemizde artan iş yükü, kadınlara dönük herhangi bir özel eylem planının olmaması, kapalı kapılar ardında yaşanan şiddeti katmerlendirecektir.

Bir yandan ilk gözden çıkarılanlar olarak hak gasplarıyla kapanan, üretimi durdurulan işyerleri dolayısıyla işsizlikle, geçim sıkıntısıyla, yoksullukla karşı karşıya kalacak olan kadınlar evde kocaya ve aileye daha bağımlı hale getiriliyor. Diğer yandan eve hapsolmanın yaratacağı şiddet ve/veya psikolojik baskılanma karşısında kadınlar iyice çıkmaza sürüklenmektedir.

Biz Gıda İş Sendikası olarak diyoruz ki;

—İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin bir parçası olarak işyerlerindeki hijyen koşulları sağlanmalı ve dezenfekte çalışmaları yapılmalı, işçilerin sağlığını güvence altına alacak uygulamalar derhal hızlandırılmalı.
—İşyerlerinde bantlar arasında en az bir metrelik sosyal mesafe sağlanmalı.
—Coronavirüs tedbirleri adı altında işten çıkarmalar, ücretsiz izinler, zorunlu yıllık izin kullandırtma gibi girişimlere izin verilmemeli, işten çıkarılmalar yasaklanmalı, ücretsiz izin yerine ücretli izin uygulamasına geçilmeli.
—Gece vardiyaları kaldırılmalı, çalışma saatleri düşürülmeli, haftalık izin süreleri iki güne çıkarılmalı.
—Risk grubunda bulunan işçiler ve çocukları 12 yaşından küçük olan ebeveynler gerekli sürelerde ücretli izinli sayılmalı.
— Özellikle cinsiyetçi işbölümü nedeniyle kadınların artan yükleri düşünülerek kadın işçilere dönük özel önlemler alınmalı, kadınların ev içinde yaşadığı şiddet ve baskı karşısında devletin tüm kurumları kadınların yalnız olmadığını ve şiddet karşısında haklarını kullanmaları noktasında tüm gücüyle kadınların yanında olduğunu ifade eden bir acil önlem planı açıklamalıdır.

Bütün bu süreçte hem haklarımızı korumak ve kullanmak hem de yeni haklar kazanmak için işyerlerinde birliklerimizi, komitelerimizi oluşturarak gücümüzü birleştirmeliyiz.

Sendikalı olmak demek işimizi kaybetmemek demektir, güvenli, sağlıklı çalışma demektir.

Sendikalı olalım güçlü olalım.

Olcay OZAK
DİSK/Gıda-İş Genel Sekreteri

Hakkında admin

Check Also

18 ARALIK DÜNYA GÖÇMENLER GÜNÜ: SAVAŞSIZ BİR DÜNYA, GÖÇMENLERE ACİL SOSYAL KORUMA!

Bugün 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü. Savaşların yarattığı kitlesel göçler sonucunda milyonlarca insan ülkelerinden göç …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir