Home / Slide / “ASGARİ DEĞİL İNSANCA ÜCRET İÇİN MÜCADELEYE”

“ASGARİ DEĞİL İNSANCA ÜCRET İÇİN MÜCADELEYE”

Asgari ücrete yapılan sefalet zammını Avcılar’da gerçekleştirdiğimiz basın açıklaması ile protesto ettik. Basın açıklamamıza Cam Keramik-İş, İletişim-İş ve Liman-İş sendikaları da destek verdi. Açıklamayı gerçekleştiren Genel Başkanımız Seyit Aslan; “Bu asgari ücret artışı kabul edilemez. İnsanca yaşanacak ücret ve vergide adalet talebimizden asla geri durmayacağız” dedi.

Genel Başkanımızın gerçekleştirdiği açıklamanın tam metni:

“Yaklaşık bir aydır süren asgari ücret görüşmeleri sonuçlandı. Aile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yapılan görüşmelerin sonucunda 2020 için geçerli olacak asgari ücreti, asgari geçim indirimi dahil 2 bin 334 lira 70 kuruş olarak belirlediklerini açıkladı. Buradan soruyoruz: Yapılan 304 TL ücret artışı hangi işçinin derdine derman olacak? Hangi işçi yapılan artışla, ekonomik ve sosyal hayatını düzeltecek? 304 lira artışla hangi borcunu ödeyecek, hangi taksitini yatıracak, eğitime ve sağlığa nasıl bütçe ayıracak? 304 lirayla ne yiyip, ne içecek? Yüzde elliyi bulan doğal gaz, elektrik, ulaşım zamlarını nereden karşılayacak? Hangi parayla ailesini ve çocuklarının sağlıklı beslenmesini sağlayacak? İşçilere 304 lira artışı reva görenler bu sorulara yanıt vermeli.

Asgari ücretin belirlenme süreci başlı başına sorunlu bir süreç. Asgari ücret belirleme komisyonundan işçiler lehine bir sonuç çıkmayacağı çok açık. Komisyonun yapısı mutlaka değişmeli, iktidar ve sermaye çoğunluğunun olmadığı, sendikaların ve taraf işçilerin eşit temsilinin sağlandığı bir yasa olmalı. Ve asgari ücret belirleme sürecinde işçi sınıfının grev hakkı mutlaka yasalara geçmeli. Türk-İş ise asgari ücret komisyonun yapısı değişmeden, işçilere grev hakkı tanınmadan böyle bir komisyonunun parçası olmamalı.

Asgari ücret komisyonuna katılan taraflardan ne bakanlığın, ne de sermayenin geçim derdi yok. Onlar ülkedeki bütün zenginlikleri ellerinde toplayan bir avuç kaymak tabakanın temsilcileri. “Biz de jestimizi yaparız” diyen Cumhurbaşkanı bir de jest yapmasaydı ne olacaktı merak ediyoruz.

Asgari ücreti belirleyen taraflardan birisi olan Aile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 30 bin lira maaş alıyor. “Simit yiyin” diyen milletvekilleri 25 bin lira maaş alıyor. “Şükredin” diyen imamlar 7 bin lira maaş alıyor. Cumhurbaşkanının maşına 7 bin lira zam geliyor. İşçiye gelince kırıntı bile vermek istemiyorlar. 2019 yılında derinleşen krizin yükü bütünüyle işçilerin sırtına yıkılmış durumda. Borç yükü altında kıvranan işçi ve emekçilerin aldıkları üç beş kuruşun önemli bir bölümü vergideki adaletsizlik sonucu yeniden ellerinden alınıyor. Tam bir soygun düzeni yaşanıyor. Devletin vermiş olduğu yolcu, hasta ve araç garantisi nedeniyle, geçmediğimiz köprülerin, uğramadığımız şehir hastanelerinin, yolcusu olmadığımız havalimanlarının paraları işçi ve emekçilerin cebinden çıkıyor. Şimdi ise Kanal İstanbul projesiyle dipsiz bir kuyuya taş atılmaya çalışılıyor. Yüz milyarın üzerinde bir kaynak, Kanal İstanbul üzerinden inşaat şirketlerine, inşaat tekellerine akıtılacak. Sermayeye akıtılan kaynaklar yetmez gibi yeni kaynaklar akıtılmaya devam ediyor.

Milletvekilleri, bakanlar ve Cumhurbaşkanı “İşçileri enflasyona ezdirmedik” diyorlar. Gerçek enflasyon nedir? İşçi ve emekçilerin enflasyonu ile sermayenin, iktidarın enflasyonu aynı değil. Çarşı pazar el yakıyor. Gıda tüketimi yoksulluk nedeniyle azalıyor. 3 milyon 500 hane elektrik borcunu ödeyemiyor. 750 bin kişi yaz aylarının sonrası bile gaz borcunu ödeyemiyor. Her gün yedi bin icra dosyası açılıyor, yedi milyon kişi icralık, icralık dosya sayısı 20 milyonu aşmış durumda. İnsanlar geçinemedikleri için intihar ediyor, kendilerini yakıyor, ay sonunu zor bela getiriyor. Silah tekellerine kaynak var, çılgın projelere kaynak var, simit saraylarına kaynak var, yerli ve uluslararası tekellere kaynak var, sıra işçi ve emekçilere gelince kaynak yok.

Yapılan bu asgari ücret artışı kabul edilemez. İnsanca yaşanacak bir ücret, insanca çalışma koşulları talebimizden asla geri durmayacağız. İşçi ve emekçiler olarak mücadele etmeden, örgütlenmeden bir şey elde etmek mümkün değil. Artık asgari ücretin, ücretimizin ve çalışma koşullarımızın tek taraflı belirlenmesine karşı fabrikalarda ve işyerlerinde birleşerek, örgütlenerek mücadele etmekten başka yol kalmadı. İktidarın ve sermayenin kol kola girerek ücretimizi sınırlandırdıkları asgari ücreti kabul etmiyoruz. Her fabrikada, her işyerinde, her atölyede, hastanede, okulda, özel ya da kamu kurumunda nerede olursak olalım, ek zam talep etmek ve insanca geçinecek bir ücret talep etmek hakkımızdır. İktidara değil kendi gücümüze güvenerek, her iş kolunda komiteler kurarak ek zam talebimizi yaygınlaştırmak, sendikalı olmak ve örgütlü davranarak haklarımızı almak için birleşmekten başka bir yol kalmadı. Her yıl sonunda kaderimizi iktidar ve iş birliği içinde oldukları sermaye güçlerine ve sendikal bürokrasiye teslim edemeyiz.

Tüm sendikalara, emek örgütlerine, işçilere sesleniyoruz. Her fabrikada, her işyerinde insanca bir ücret ve çalışma koşulları için ek zam talebiyle komiteler kuralım, birleşelim ve mücadele ederek haklarımızı alalım.”

Türkiye Gıda Sanayi İşçileri Sendikası
Genel Başkanı
Seyit Aslan

Hakkında admin

Check Also

18 ARALIK DÜNYA GÖÇMENLER GÜNÜ: SAVAŞSIZ BİR DÜNYA, GÖÇMENLERE ACİL SOSYAL KORUMA!

Bugün 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü. Savaşların yarattığı kitlesel göçler sonucunda milyonlarca insan ülkelerinden göç …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir